Dünyanın hiçbir yerinde, hiç kimseye sen küfredemezsin. Küfretme hakkı yoktur. Sen küfretme hakkını verirsen, dövme-sövme hakkı da verirsin, öldürme hakkı da verirsin arkasından.
Kimsenin küfretme hürriyeti olamaz.
Hakaret edene kanunen gereken ceza verildiğinde bir daha hakaret edemiyor. Konuşmalarını düzeltiyor. Demek ki düzgün konuşmayı biliyor. İşte hukukun, kanunların böyle terbiye edici, güzel bir yönü vardır.
Başkalarına hakaret edenler ve buna karşılık kendilerine dava açılmasına tepki gösterenler; aynı hakaret sözleri kendilerine iade edildiğinde bu sefer kendileri dava açıyorlar. Bu, samimiyetsizliklerinin açık bir delili.
Şu an hakaret edene, kanunla hukukla gereken karşılık veriliyor. Eskiden akılalmaz hakaretler olurdu ve yapılacak bir şey olmazdı. Artık kimsenin hakaret edememesi bu hükümetin sunduğu bir güzellik.
Millet olarak bizi küfre, hakarete alıştırmaya çalışanlar var. Bunu kabul etmeyiz. Biz küfür, hakaret istemiyoruz.
Küfretmek, hakaret etmek hangi inançtan insana yapılırsa yapılsın çirkin bir tavırdır. Her kime yapılırsa biz bunu eleştiririz.
Kanunlar önünde bütün vatandaşlar eşittir, kimsenin hakaret etme özgürlüğü veya dokunulmazlığı yoktur.
Kimse hakareti kabul etmez, herkes haddini bilecek.
Hakaret eden kendini küçük düşürür.
Hakaret etmek kanunlara göre suçtur. Küfredene, hakaret edene tüm dünyada dava açılır. Bunda şaşılacak bir şey yok.
Müslümanlara hakaret ettirmeyiz. Hukuk var, kanun var.
Kendi şahsına söz konusu olunca kimse hakareti kabul etmiyor. Ama inananlara küfretmeyi normal göstermeye çalışıyorlar.
Bölünme tehlikesine karşı duyarlılık güzeldir.